İMLEÇ

Her ürün bir emek ister. Ancak edebi eserler; zihni, psikolojik, kültürel, gözlem, fikir ve duyguların bir araya gelmesiyle ortaya çıkar. Edebi eserler bir “sancının” ürünüdür.

İmleç; 25 eğitimcinin bir araya gelerek çıkarmış oldukları şiir ve deneme antolojisi.

Her ürün bir emek ister. Ancak edebi eserler;  zihni, psikolojik, kültürel, gözlem, fikir ve duyguların bir araya gelmesiyle ortaya çıkar. Edebi eserler bir “sancının” ürünüdür.

Şehit Cemal Mutlu İlkokulu Müdürü Şenol Aktaş öncülüğünde vücut bulan kitap; Cemil Meriç’in tabiriyle “İstikbale yollanan mektup” hüviyeti taşımaktadır. Her yazı kayadan koparılmış bir parça gibidir ve büyük emekler sonucu bir araya gelir. Bundan dolayı Sayın Şenol Aktaş’ı tebrik ederim. Ayrıca bu eserde isimleri zikredilen 25 kişiye de duygu ve düşüncelerini mısra ve satır olarak bizlere ulaştırdığı için teşekkür ederiz.

İmleç, 70 sayfadan meydana gelmiş olup 25 eğitimcinin imzasını taşıyor. Şenol Aktaş’ın takdimi, Murat Aksoy’un sunumuyla başlayan eser, Mustafa Bilgin’in tadı damağımızda kalan ifadeleri ile son bulmuştur.

Kitaba, Beray Kıroğlu’nun “Öğretmenlerin Motivasyonları: Eğitimde Başarının Anahtarı” başlıklı yazısıyla başlanmıştır. Ardından Betül Sezer Yazıcı’ya ait “Hayatı Yaşa” adlı şiirinde akıcı mısralar ile dile getirmiş hislerini.

Dursun Tarakçı, “Medeniyete Balkondan Bakmak” adlı denemesinde “İnsanın kendini bir cemiyette nasıl hapis hayatı yaşadığını” en veciz satırlarla kaleme almış. Emrullah Ballı ise Milli Şairimiz ve İstiklal Marşını konu alarak “Mehmet Akif Ersoy Ve İstiklal Marşı” başlıklı yazıyı kaleme almış.

Erdoğan Bölükbaş, “Osmanlıyı Doğru Anlamak” adlı yazısıyla yerini almış kitapta. Esra Karabay, “Çocukluk” adlı şiirinde bizi yıllar öncesine götürmüştür mısraları ile. Evet, “Güzel şeydir çocuk olmak…”

Fatih Yıldız, “Devamsızlık İçin Çözüm Önerileri” yazısında eğitimin kanayan yaralarından birine parmak basmış. Hüsamettin Aydemir “SomAcı” başlıklı yazısında şairliğini de kullanmış. Yazının başlığında bulunan “A” harfi hem “Soma” kelimesinin son harfi ile “Acı” kelimesinin ilk harfini bir araya getirmiş. Ardından bir kelime oyunu daha yaparak “H/Er kişi Niyetine” başlıklı şiirinde “H/Er” derken iki cinsiyeti de ayrı ayrı yazmadan anlatmış bize. Şairlik başka bir şey…

İbrahim Çubuk, “Yazgülü” adlı hikâye ile “Davranış” ilminin ilk basamağını izah etmiş az kelime ile. İbrahim Küçük, “Neredesin Gülüm” başlıklı içli bir şiir ile his dünyamızı tahayyül etmemizi sağlamıştır. Bu arada şahsi yorum yapmak istiyorum. İki İbrahim, iki “gül” ile bağlantılı şiir ve yazı ve de “İbrahim Aleyhiselamın ateşi gül bahçesine dönüştüren menkıbesi ancak bu kadar yan yana gelebilir. İbrahimler ve güller…

İsa Ünel, “Modern Tutsaklar” derken kendi ifadesi ile “Aslında biz modern tutsağız” diyor yazının bir yerinde.

Mehmet Karagöz, “Yağmur” adlı şiirinde mısra mısra yağmış kitaba. Mehmet Kilim, “Çocuklarda Sanat ve Estetik Eğitiminin Gerekliliği” başlıklı yazısında sanatın öneminden bahsetmiş.

Metin Adanır, “Savaş Çocukları” adlı şiirinde her mısrasında savaşa kurşun sıkmış adeta. Murat Turhan “Eğitime Dair”  derken eğitimin ne kadar önemli olduğunu açıklamış satır satır.

Mustafa Bilgin “Hisli Kelimeler” adlı çalışmasında ( Bilerek çalışma dedim. Nesir ile nazım arası harika bir yazı olmuş) bize kelimelerin gücünü göstermiştir. Ömer Faruk Hartavi ise son derece farklı bir üslup ile çıkmış karşımıza. Yazısının başlığını “Delf Mabedi” olarak belirlemiş. İlgiyle okunacak bir yazı.

Özlem Turhan “Öğretmen” adlı şiiriyle yerini almış eserde. Saim Sözer “En sevdiğim Öğretmen” adlı şiiri kaleme almış.

Sebahat Güven, “Ebeveyn Tutumlarının Çocuk Davranışına Etkileri” adlı mühim bir konuyu dile getirmiş. Şenol Aktaş, “Bilinçli Teknoloji Kullanımı” adlı yazısında özellikle günümüz nesli ve teknoloji bağımlılığı konusunda öz bilgiler vermiş.

Tunahan Bilgin, “Mutluluğu Aramak”  başlıklı yazısıyla yerini alırken; Ümran Karabulut “Yorgunuz” başlıklı şiirinde “Ruh yorgunluğu” tabiriyle yorgunluğun sadece bedeni olmayacağına dair mesaj vermiş.

Üzeyir Hatipoğlu, “Merhaba Çocukluğum” başlıklı şiirinde “Çocukluk özlemini” dile getirmiş mısralarında. Yusuf Çiçek, “Dijitalleşme Ve Olumsuzlukları” adlı yazısıyla Gerçek dünya ile dijital dünya (hayali bile değil) arasındaki farkı göstermeye çalışmış bize.

Bu esere katkısı olan herkese tekrar teşekkür ederiz.

Zeki Ordu