Çatalpınar hafızamda yer eden mekânlardan biri olmuştur.

DÜNDEN BUGÜNE ÇATALPINAR 
Kim demiş bir gidilen yere daha gidilmez diye. Ben gidiyorum. Daha önce üç defa uğradığım bu ilçede bazı dostluklar edindim. Birçok hatıra benimle birlikte yaşayacak. Birçok olaya şahit oldum ve Çatalpınar hafızamda yer eden mekânlardan biri olmuştur.
İlk geldiğim zaman uğradığım mekân Çatalpınar Şehit Onur Tiken Çok Programlı Anadolu Lisesi olmuştu. O zaman Yusuf Öztekin Bey uğradığım okulun müdürüydü. Tokatlı ve aynı zamanda tarihçi de olan Yusuf Öztekin Bey benim Tokat’ın ilçelerini de gezeceğimi duyduğunda bana bir güzergâh çizdi ve ben bu planı hayata geçirerek işim daha da kolay hale geldi. Kendisine teşekkür ederim.
Daha sonra Çatalpınar Kütüphanesine uğramış Songül Okumuş Hanımefendi ile tanıştım. Kütüphaneye basılı eserim olan kitabımı hediye ettim. Tanışıp sohbet ettik. Hatta arkadaş olduk. Songül Okumuş Hanımefendi daha sonra Ünye Kütüphanesine gelince görüşme imkânımız daha çok olmasına rağmen dünya işlerinden dolayı belirli aralıklarla görüşebiliyoruz. Ancak ne zaman Çatalpınar Kütüphanesi önünden geçsem onu hatırlıyorum. 
Daha sonra yolum İsli Demlik Çay ocağına düşmüştü. İsli Demlik Çay Ocağını Bekir Güney adında biri işletiyordu. İçinde hatırı sayılır kitapların bulunduğu bir işletmeydi ve bir duvar baştanbaşa kitapla doluydu. Zamanın getirdiği şartlar gereği şimdi kapanmış. Ne zaman Çatalpınar’a yolum düşse o çay ocağını da hatırlarım. Tabii Bekir Güney’i de.
Son gidişimde yine İlçe Kütüphanesine uğradım. Her ne Kadar Songül Hanım orada olmasa da mutlaka yerine biri gelmiştir diye düşündüm. İçeri girdiğimde beni zarif bir hanımefendi karşıladı. Tanıştık.  Berna Levent Hanımefendi İlçe Kütüphanesinin yeni görevlisiydi artık. Kısa bir görüşmemiz oldu. Onu kitaplar arasında buldum. Masasının üzerinde olan onlarca kitabın tasnifini ve kaydını yapıyordu belli ki. 
Kitap ve kitaplarla ilgili herkesi diğer kişilerden farklı görürüm. Emekli bir eğitimci olmamın yanında üç-beş kitap okumuşluğumuz da var. Dolayısı ile yalanı, dolanı olmayan şeylerdi kitaplar. 
Berna Levent Hanım bulunduğu yere çabuk intibak etmiş olduğunu ona bir yeri sorduğumda anladım. Tarif etmenin yanında bana “Size gösterebilirim” dedi. Bu birine olan yardım etmenin en etkili haliydi. Tarif ile fiil aynı şey demek değildir. Her ne kadar tarifinden anlamış olsam dahi ilk defa tanıştığımız birinin misafire davranışı takdire şayandı. Bundan dolayı Berna Levent Hanımefendiye teşekkür ederim.
Çatalpınar’da son durağım ilçe Sağlık Müdürlüğü oldu. Çünkü orada babası yakın dostum ve görev arkadaşım, ağabeyi ve ablası öğrencim olan Mustafa Ekiz görevli olarak vazifeliydi. Giresun ilinin Tirebolu ilçesine bağlı Eymür Köyü Ortaokulu öğretmeni olarak görev yaptığım yerde tanımıştım Mustafa Ekiz’in babasını. İrtibatımız kader izin verdiği müddetçe devam etti. İlçeden 1985 yılında ayrılmıştım ve tam 40 yıl sonra yeniden buluşmanın heyecanı vardı üzerimde.
İlçe sağlık Merkezine girdiğimde başta Mustafa Ekiz olmak üzere çalışma arkadaşları da benimle ilgilendiler. Aralarındaki bu samimi hava çalışma verimini artıracaktır. Zaten Mustafa Ekiz’in rahmetli babası bize her zaman “Devlet işlerini de kendi işiniz ciddiyetinde yapınız” şeklinde tavsiyelerde bulunurdu. Bu sözü meslek hayatım boyunca hiç unutmadım. 
Mustafa Ekiz ile beraber çalışan ve Pirazizli Osman Kırca; orada kaldığım zaman içinde sohbetimize katıldı. Bazı sosyal gruplarda yer aldığımdan, Pirazizliler Grubuna da üyeydim. Böylece Osman Kırca ile ortak yönlerimiz vardı. Karadenizli olmak, illerimizin komşu olması ve benim onun ilçesi olan Piraziz’e ait bir gruba üye olmam gibi.
“Yolcu yolunda gerek” sözü mucibince Çatalpınar’dan ayrılıp yoluma devam ettim. Ardımda birçok isim ve mekân bırakarak. Bana, Mustafa Ekiz ve Osman kırca otomobilime kadar eşlik ettiler. Kendilerine ilgilerinden dolayı teşekkür ederim.  Yine, tanışma ve samimi sohbetinden dolayı Berna Levent’e teşekkür ederim.
Hayatımıza, Çatalpınar ilçemiz ile ilgili bir hatıra daha ilave ederek şehri terk ettik. Hüzün ve buruk bir sevinç ile…
Zeki Ordu