Etrafı seyrederken aklıma yatmayan bir koşturmaca gördüm. Ne oyuna benziyordu ne de kavgaya. Altı, yedi öğrenci rastgele koşuşuyordu.

Her insan hayatın içinde anlam veremediği şeyler olabilir. Bunun akıl ile izahı yoktur. Çünkü hiçbir mantık ölçüsüne uymaz.

Öğretmenlik mesleğinde yirmili yılları çalışıyordum. Bir okulda idareciydim. Vakit öğleydi. Okul bahçesi kalabalıktı.

Teneffüs saatlerinde zaten sınıflarda öğrenci kalmazdı. Hele erkek öğrenci hiç kalmazdı. Mutlaka bir yerlerde arkadaşlarıyla oyun oynarlardı.

Günler bir gün odamdan bahçeyi seyre dalmıştım. Çocuklar bir sağa bir sola koşuşuyordu. Kimi futbol maçı yapıyordu. İlk bakışta fevkaladelik yoktu.

Etrafı seyrederken aklıma yatmayan bir koşturmaca gördüm. Ne oyuna benziyordu ne de kavgaya. Altı, yedi öğrenci rastgele koşuşuyordu.

Bir ara öğrencilerden biri yere düştü. O da ne? Ayakta olanlar yere düşen çocuğu tekmelemeye başladı. Ortada bir tuhaflık vardı. Birkaç saniye düşündüm ve yerimden fırladım. Hemen düşen çocuğun yanında buldum kendimi.

Beni görünce hepsi de durdu. “Ne oluyor burada, niye arkadaşınıza tekme atıyorsunuz. O kadar kilşi bir kişiye tekme atar mı?” dedim.

Bana “Hocam, kavga etmiyoruz, oyun oynuyoruz” demezler mi? B

“Bu nasıl oyun, böyle oyun mu olur?” diye sorunca bana “Hocam bu tak çelmeyi, vur tekmeyi oyunu” dediler.

Ben “Öyle oyun mu olur, ya kafasına, gözüne, kulağına gelirse tekme” der demez bana “Biz oralarına vurmuyoruz” dediler.

Bu arada yere düşen kişi kalmış, gülerek bana bakıyordu. O kadar tekme yedikten sonra gülen birini ilk defa görmüştü. Ne de olsa oyunun(!) bir kaidesi idi yere düşene tekme atmak!

Hemen yüksek perdeden bir ferman(!) buyurdum. “Bundan gayrı bu okulun bahçesinde ne idüğü belli olmayan oyun namıyla bilinen oyunları oynamak kat’iyen yasaktır!”

Bu arada bu fermanı sözlü olarak duyururken içimden gülsem mi ağlasam mı diye epey muhakeme yaptım.

Oyunun ismine bakar mısınız?

“Tak çelmeyi, vur tekmeyi…”

Mümkün olsa bunların tamamının ruhuna tekme atmak lazım ama bu da mümkün değil.

Bakalım ayine-i devran ne suret gösterecek…

Zeki Ordu